‘faşizm her şeyden önce doruk noktasına varmış bir milliyetçiliktir.. kutsallaştırılmış millet , en yüce değerdir.. siyasal , toplumsal ve etnik üçlü bir iç tutarlılık ve milleti bölen ve güçsüzleştiren çelişkilerin ortadan kaldırılması faşizmin çıkarı gereğidir.. faşizm kendisinden önce gelen dönemi reddeder – kendini devrimci olarak ilan eder- ve modellerini milletin değişen derecelerde efsanevi bir geçmişinde – cermenlik , latinlik , ispanyolluk , helenizm , franklık vb. – arar.. söz konusu altın çağda , millet her türlü yabancı unsurdan temizlenmişti ; milleti yeniden arındırmak için faşizm , yabancı düşmanı , ırkçı ve son tahlilde antisemitiktir.. böylece , halk , millet ve ırk aynı tarihsel gerçekliği ifade etmektedirler..
faşist milliyetçilik mağrur ve haristir ; geri çekilmeyi amaçladığı hiçbir sınır yoktur ; her zaman için gözden geçirmek istediği bir anlaşma ve geri almayı düşündüğü bir alan vardır ; geçmişte , ayı düzeye ulaşmayı amaçladığı bir büyüklük dönemini kolayca bulur..’
‘demek ki faşizm , genelde özgün bir olay olarak görülmektedir.. iktidarda olmadığı sürece iç düşmanlarıyla mücadeleyle yetinir ve bu noktada kalır.. buna karşılık , iktidara geldiğinde , kamu işlerinin çarkına kapılır ; artık devlet ve milleti temsil etmekte ve uluslararası bağlamda faaliyette bulunmaktadır ; bu nedenle konjonktürü dikkate almak zorundadır ve kimi zaman baştaki programını yalanlaması gerekir.. ‘la liberte en question le fascisme au 20. siecle’ konulu mükemmel yapıtlarında ‘p. milza ve m. benteli’ ‘faşizmi oluştuğu döneme yeniden yerleştirmeye’ çalışırken evriminde üç aşama saptamışlardır :
ilk faşizm , ‘ hem sermayeye hem de devrimci’ güçlere karşı mücadele sürdüren ve orta sınıftan çıkan aşırı hareketlerin bunalımı bağlamında gelişir.. bu , eski savaşçılardan oluşan ‘ikame seçkinler’in desteğiyle orta sınıfların kendilerini ‘reaksiyoner bir yönde radikalleştiren’ proleterleşmeye karşı ‘usdışı tepkisi’dir ; yani bir ‘düşkünler sosyalizminden söz etmek mümkündür..
ikinci faşizm , ‘birinciyle sanayi ve tarım büyük sermayesinin ittifakı’ olarak tanımlanmaktadır.. gerçekten de iktidara gelmek için faşizmin yönetici sınıfların ve devlet aygıtının işbirliğine –maddi açıdan ve suç ortaklığı için- ihtiyacı vardır.. bu destek , yönetici sınıflar çok ciddi bir bunalımın ve devrimci tehdidin – genellikle ilk devrimci girişim kırıldıktan sonra ve tekrarını önlemek için – varlığının bilincinde olduklarında verilir.. böylece yalnızca ortak düşmana karşı işbirliği yapan iki kanatlı ‘ikitidar bloku’ oluşur ; ilki devrimci , ikincisi muhafazakar olarak tanımlanabilir..
üçüncü evre , iktidardaki faşizmdir.. yönetici sınıfların onunla uyuşmaları gerekmektedir ; bazı sınırlamaları kabul etmek zorundadırlar ; ancak genelde hegemonyalarını güvence altına almaktadırlar , var olan yapıları kendi lehlerine güçlendirmekte , çıkar ve ün sağlamaktadırlar.. böylece küçük burjuvazi , ‘büyük çıkarlara’ feda edilir.. ulusal uzlaşma , bir büyüklük ve prestij politikası içinde , bir dizi toplumsal önlemle ‘kitleleri bütünleştirmek’ için toplumun yaşam düzeyinin yükseltilmesi eşliğinde yapılır..’
HENRI MICHEL
‘FAŞİZMLER..’ , HENRI MICHEL , Çeviri : FÜSUN ÜSTEL , İLETİŞİM Yayınları , 2011 , 132 Sayfa..